KANSER HASTALIK YÖNETİMİ VE OYUNLAŞTIRMA

KANSER HASTALIK YÖNETİMİ VE OYUNLAŞTIRMA

Kanser; herkesin hayatında bir şekilde karşılaştığı, adını sıklıkla duyduğu hastalıklardan biridir. Tıbbi tanımına bakarsak kanser; kontrol edilemeyen, anormal hücre çoğalmalarıdır. Tanımı çok kısa olsa da bu hastalığı deneyimleyen bir kişi için bu kadar kolay ve kısa bir anlamı yok ne yazık ki. Ben “kanser” kelimesiyle çok küçük yaşta tanıştım. Babaannem ve dedemi kaybettiğim zaman, verilen mücadelenin şiddetini gördüğüm zaman ise kanserin bir canavar olduğunu düşünmüştüm. Sağlık alanında yer almamın da bir sebebi bu “canavarı” yenebilmekti.

Kanserin tedavisi için uzun zamandır uygulanan yöntemler mevcut. Bunlardan en bilineni ise kemoterapidir. Kemoterapi; kanser hücrelerini yok etmek veya bu hücrelerin büyümesini kontrol altına almak için antikanser ilaçlar kullanılarak yapılan tedavidir. Kemoterapiyi; radyoloji, cerrahi uygulamalar ve hormonsal tedaviler izler. Fakat ben bu yazımda tedavinin tıbbi kısmından daha çok psikolojik yönünden bahsetmek istiyorum. Bu zamana kadar sağlık konusunda uzmanlaşmamış kişiler tarafından bile bilimsel bir temele dayandırılmasa da kanser hastası insanların morallerini yüksek tutmaları tavsiye edilirdi. Tavsiyeyi veren kişi için bu kolaydır fakat kanserle aktif mücadele içinde olan kişi için o kadar da kolay uygulanabilir bir tavsiye değildir. Fakat 2018 yılında yapılan bir araştırma özellikle ilerleyen yıllarda her şeyi değiştirecek. Bu noktada Dr. Roy Herbst’ten bahsetmek istiyorum. Kendisi Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu ve kendini kanser tedavisine, özellikle akciğer kanseri tedavisine adamış bir bilim insanıdır. Ayrıca kanserde plasebo ilacın kullanılması ile ilgili en büyük araştırmalardan birini yapan kişidir. Plasebo ilaç içerisinde etkin madde bulundurmayan, farmakolojik olarak etkisiz ilaçlardır. Dr. Roy Herbst, 2020 yılında Yale Üniversitesi’nde 682 akciğer kanseri hastası kişiyle birlikte bir deney yürüttü [1]. Tüm hastalarda, Epidermal Büyüme Faktörü (EGFR) denilen gen mutasyonuna uğramış ameliyat edilebilir akciğer kanseri tümörleri mevcuttu. EGFR; protein yapıda, hücre yüzeyinde bulunan bir reseptördür. EGFR normal hücrelerde de bulunurken özellikle akciğer kanseri hastası olan kişilerde anormal şekilde ve sayıda bulunur. Deneklerin yarısı ameliyat sonrası standart kemoterapi gördü ve ardından Tagrisso ilacını ya da plasebo denilen etkisiz hapı aldı. Sonuç ise gerçekten şaşırtıcıydı. İki yılın sonunda Tagrisso alan hastaların yüzde 89’u kanseri tekrarlamadan hayatta kaldı [2]. Bu deney sonucunda ise Dr. Roy 2022 yılında “Giants of Cancer Care Award for Lung Cancer” bilinen ödülü almaya hak kazandı. Yapılan bu çalışma ile plasebo ilaç ve kanserin tedavisindeki motivasyon faktörünün önemini ortaya koyulmuş oldu. 

Kanser tedavisinde motivasyon ve hastanın iyileşeceğine olan inancı çok önemlidir. Elbette bu inancın sağlanmasında sağlık profesyonellerine ve hasta yakınlarına birçok görev düşmektedir. İnternette bu görevleri araştırmaya kalktığımız zaman uzun bir listeyle karşılaşıyoruz ancak sağlık profesyonellerinin ve hasta yakınlarının sorumluluklarını hastaların kaleme aldığı blog yazıları bu konuya değinmek adına daha yararlı olacaktır. Hastaların sağlık profesyonellerinden en büyük beklentisi iş birliği yapabilmektir [3].  Olaya hasta gözünden baktığımız zaman onlara adlarını tam olarak bilmedikleri ilaçları uygulayan bir sürü doktor, hemşire var. Hastalar sonu belli olmayan hırçın bir akarsuda sürükleniyor gibi hissediyorlar. Hastalar ne olduğunu anlamadan tedavilerini sürdürdükleri zaman motivasyonları, tedaviye inançları da çok fazla olmuyor. Fakat hastalar, doktorlar ve hemşirelerle iş birliği içinde olduğu zaman tedavi onlar için daha anlamlı oluyor. 

Hasta yakınları ise bu savaşta bana göre daha ön cephede rol alan kişilerdir. Hasta ile birebir ilgilenmesi gereken, ihtiyaçlarını gidermesi gereken kişiler olma sorumluluğunun yanı sıra kişinin morali ile ilgili en büyük etkiyi sağlayan grup da hastanın ailesi ve yakınları oluyor. Bu noktada kişilerin güçlü durması, kanser hastasının duygusal çöküntüsüne olabildiğince engel olması gerekmektedir. 

Yazımın bu kısmına kadar aslında kanserle olan savaşta kullanılacak yöntemlere değinmek istedim. İlaçlar, kullanılan tedavi yöntemleri, aile desteği ve sağlık profesyonelleriyle iş birliği gibi hususlar kanserin tedavisinde etkin rol alıyor. Fakat motivasyon ve inanç gibi yöntemlerle de belirgin sonuçlar elde edebildiğimizi gördük. Peki, hastaların motivasyonlarını neler arttırabilir? Bu sorunun cevabından önce sizlere çok da yeni olmayan fakat son zamanlarda adını daha çok duyduğumuz bir kavramdan bahsetmek istiyorum: Oyunlaştırma. 

Kanser hastalığında kullanımı açısından bakacak olursak oyunlaştırma kavramı en kısa “motivasyonla davranış değişikliği” olarak tanımlanabilir.  Oyun sektörü hali hazırda gelişmiş bir sektördür. Gün geçtikçe de gelişmeye, genişlemeye devam ediyor. İyi tasarlanmış oyunlaştırma uygulamalarının arka planında insan psikolojini temel alan bir altyapı bulunuyor. Davranış değişikliğinin olabilmesi için önce oyuncu motive edilmeli, bu motivasyonla birlikte, bir tetikleyici desteğiyle aksiyon aldırılan oyuncuya hemen geri bildirim verilerek tekrar motive edilmeli ve bu döngü bir düzen içinde ilerlemelidir. Oyunların davranış değişikliğine sebebiyet vermesinin ortaya çıkmasından sonra ise hastalıkların tedavisinde oyunların kullanılması fikri ortaya atıldı. Bu bağlamda oyunun tedavide kullanılacağı ilk oyun kanserli çocuklar için geliştirildi. 

Yetişkin kanser hastalarının yaşadıkları bile normal bir insanın bünyesini sarsacak nitelikteyken bu ağır yükü çocukların yaşamasını düşünmek bile insanın yüreğini sızlatıyor. Yaşıtlarıyla bir arada olup sosyalleşemeyen, okula gidemeyen çocukların hasta yatağında yatarken düşünebilecekleri çok da seçenek olmuyor. Kanser hastası çocukların bu durumuna bir çözüm getirmesi amacıyla Re-Mission oyunu piyasa çıkarılmış. Re-Mission oyununda gençler kan dolaşımı aracılığıyla saldırıya geçerek elektrik yeşili kemoterapi ışınlarıyla tümör hücrelerini öldüren gümüş kıyafetli nanobot Roxxi oluyor. Nanobot Roxxi, oyun süresince bütün vücudu dolaşarak temizliyor, kanserli hücreleri yok ediyor. Oyun turları arasında robot Smitty adındaki akıl hocası kısa videolarda ek bilgiler veriyor. Tabi bu videolar oyunun gidişatı ile ilgili hikâyenin devamlılığını sağlayabilmek için veriliyor. Oyun ilk olarak kanser hastası çocukların moralini yükseltmek, boş vakitlerini değerlendirmek için ortaya atılmıştı. Fakat oyunun piyasaya çıkmasından sonra yapılan araştırmalarda görüldü ki oyun sadece çocukları eğlendirmemişti. Re-Mission oyunu ile çocuklar tedavilerine destek olmuş, iyileşme süreçlerini hızlandırmıştı [4,5]. Yapılan araştırmalarda da görüldü ki Re-Mission oyununu oynayan çocukların kanındaki kemoterapi ilacı miktarı %20 arttı. Kandaki kemoterapi ilacı miktarının %20 oranında artması, çocuğun kanseri yenme olasılığının da 2 kat artması demektir [6].

Ortaya çıkan bu bilgi gerçekten çok kıymetli ancak günümüze kadar yapılmış oyunlardan yüksek derecelerde etki gösterme potansiyeli olan tek oyunun Re-Mission olması moral bozucu bir durum.

Bahsetmek istediğim bir diğer oyun ise Alpha Beat Cancer. Bu oyun Re-Mission gibi bir macera oyunu değil. Biraz daha küçük yaştaki kanser hastası çocuklara uygun olarak hazırlanmış. Amacı çocuklara hastalığı ve tedavi prosedürünü açıklamak olan oyun, Beaba Enstitüsü ve oyunun kurucusu Simone Mozzilli tarafından geliştirildi. Oyun kendi içerisinde 20 tane mini oyun barındırıyor. Uygulama çocuklara hastalığı açıkça ve pozitif bir yaklaşımla anlatıyor. Kemoterapi, radyoterapi, ultrason, tomografi, beslenme, hijyen gibi konuları eğlenceli ve interaktif bir şekilde anlatmaya çalışan oyun hastalar, sağlık profesyonelleri ve bilişimciler tarafından yaratıldı. Benim Alpha Beat Cancer hakkında en sevdiğim özelliklerden biri de oyunun üretiminde kanser hastası yetişkinlerin de rol almasıdır. Kanser hastası olan kişinin gözünden oyun hakkında gerekli düzeltmelerin yapılması aslında yapımcıların özverisini ve saygısını gösteriyor diyebilirim. 

Kanser hastası çocuklar için oyunlaştırma konsepti ile çıkan oyunlar maalesef ki bu kadarla sınırlı kalıyor. Bahsettiğim iki uygulama da çocuklar için bir şeyleri değiştirebildi. Re-Mission oyunu çocukların davranışlarını pozitif yönde değiştirerek motivasyonlarını arttırdı. Alpha Beat Cancer ise daha küçük yaşta olan çocuklara kanserle ilgili anlamlandıramadıkları kavramları açıkladı ve bunu yaparken de çocuklara güzel vakit geçirtebildi.  

Dijital dünyadan biraz uzaklaşacak olursak kanser hastası çocuklar için yapılan birkaç uygulama daha mevcut. Kitap okuma grupları bunlardan bir tanesi. Fakat içlerinde beni en çok etkileyen Kanserli Çocuklara Umut Vakfı tarafından hazırlanan “Oyun Benim İlacım” projesi oldu. Kemoterapi gören çocukların tabii ki hijyen koşullarında dikkat etmesi gerekiyor. En küçük bir sterilite sorununda sonuçlar çok daha korkunç olabiliyor. Bu sebeple kanser tedavisi gören çocukların yaşıtları gibi parka gidip oynama şansları olmuyor. “Oyun Benim İlacım” projesi ise tamamen steril ortamda kanser hastası çocukların birbirleriyle oynayabilmelerini ve sosyalleşmelerini sağlıyor. Tabii ki çocukların bu steril alanlara sık sık gidebilmesi mümkün olmuyor. Bana göre ince düşünülmüş bir proje niteliğinde. 

Var olan projeleri incelediğimizde en büyük eksiklik sayılarının çok az olmasıdır. Bu kadar büyük etkilere sahip oyunların daha iyi geliştirilmesi, üzerine daha iyi çalışılması ve çocuklara seçebilmeleri için birden fazla opsiyon sunması gerekiyor. Bu noktada en büyük sorumluluk ise bize; inovasyona, geliştirmeye istekli gençlere düşüyor. Her birimiz elimizi taşın altına koymalıyız diye düşünüyorum. Yazımı çok sevdiğim, severek takip ettiğim, maalesef şu an aramızda olmayan ama cesaretiyle, mücadelesiyle hep bizlerle yaşayacak Neslican Tay’ın sözleri ile bitirmek istiyorum: 

“Hayatınızı sevin, kendinizi sevin, bedeninizi sevin, saçlarınızı ve kilonuzu sevin, benim için sol bacağınızı da sevin.” 

Umarım her birimiz hayatın, yaşamanın, var olmamızın kıymetini bilerek yaşamımızı sürdürebiliriz.

KAYNAKÇA

  1. Dr. Roy Herbst, Dr. Roy Herbst hakkında [internet]. ABD, Dr. Roy Herbst. Buradan erişilebilir: https://medicine.yale.edu/news-article/roy-herbst-md-phd-is-recognized-for-25-years-of-lung-cancer-clinical-research/ 
  1. [internet] “Kanser Hastalarında Plasebo İlacın Etkisi Nedir?”, Türkiye. Buradan erişilebilir: https://tr.pathyou.com/kanser-hastalarinda-plasebo-etkisi 
  1. [internet] “Kanserde Ailenin ve Sağlık Profesyonellerinin Desteğinin Önemi Nedir?” Buradan erişebilirsiniz: https://www.medikalakademi.com.tr/kanser-hastaliginda-aile-ve-destegin-onemi/#:~:text=Aile%3B%20anne%2C%20baba%2C%20e%C5%9F,etkileyebilecek%20ve%20yard%C4%B1mc%C4%B1%20olabilecek%20ailelerdir. 
  1. Beale, I. L., Marin-Bowling, V. M., Guthrie, N., Kato, P. M. (2006). Young cancer patient’s perceptions of a video game used to promote self care. International Electronic Journal of Health Education, 9,102-112. 
  1. Beser, N., Öz, F. (2003). Kemoterapi alan lenfomalı hastaların anksiyete depresyon düzeyleri ve yaşam kalitesi. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 7(1): 47-58. 
  1. İnce E, Oyunlaştırma ile Kanser Yenilebilir mi, Oyunlaştırma.co, 2021 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir